Louisa May Alcott’un 1898 yılında ilk kez yayınlanan, dünya klasiği romanı Little Women (Küçük Kadınlar) bu kez de Greta Gerwig’in kendine has yorumuyla beyaz perdeye uyarlanmış. Altın Küre’de 2 dalda aday gösterilen Little Women, Oscar ödüllerinde de 6 dalda boy gösterecek bu sene. Oscar alır mı bilinmez ama alırsa sonuna kadar hak ettiği de kaçınılmaz bir gerçek.
Nasıldı?
Filmi baştan aşağı çok beğendiğimi söyleyebilirim. Sımsıcak bir hikayeyi anlatıyor yapım ve sonunda Hollywood’un o gürültülü ortamından uzaklaşmamızı sağlıyor. Oyuncuların hepsi harika oynamışlar ve bana göre bir dönem filmi anca bu kadar eğlenceli yazılabilir. Eğlencenin yanında dram da ustalıkla harmanlanmış ve bazı sahnelerde zaman zaman gözlerimiz doluyor. Romanın yazarı olan Louisa May Alcott: ”Hayatta birçok sıkıntı yaşadım, bu yüzden neşeli hikayeler yazıyorum” diyor filmin hemen başında ve biz filmi izlerken hem yaşadığı sıkıntılara, hem de eğlenceli hikayelere bolca şahit oluyoruz.
Film kısaca 4 kız kardeşin yaşadıklarını anlatıyor diyebiliriz. Baş rolümüz Jo bir yazar ve filmde “Little Women” romanının yazarı konumunda. Yani gerçek bir hikaye anlatılıyor aslında. Jo, kardeşlerin arasında en zekisi olarak sayılabilir. Amy ressam, Beth’in müzikle arası iyi ve piyano çalıyor, Meg ise en büyükleri ve oyunculuğu iyi. 4 kız kardeş de sanatın bir ucundan tutmuş ve oldukça yetenekliler.
Nasıl Çekilmiş?
Bir dönem filmi olduğunu söylemiştik ve biliyoruz ki mekanlar ve kostümler kritik öneme sahip bu tarz filmlerde. Oscar adayı olması hiç boşuna değil bu filmin. Sanat yönetimi açısından hiç bir sıkıntısı yoktu diyebilirim.
Kurgusu biraz karmaşık gibi hissedilse de filmin başında flashbackler başlıyor ve sonuna kadar gidişli dönüşlü bir anlatım gözleniyor. İyi takip ettiğimizde hikaye zaten oturuyor rahat bir şekilde.
Sinematografi ve ton olarak da ustaca çekilmiş manzaralar gözüme çarptı film boyunca. Bazen oyuncuları izlemeyi bırakıp çevreye odaklandım bile diyebilirim. 1800’lerin sonları çok iyi aktarılmış seyirciye.
Senaryo ve Oyunculuk
Senaryo gayet akıcı işlenmiş ve flashbacklerle ilerlemeyi tercih etmişler. İyi analiz etmek gerekiyor filmi ve geçmiş-gelecek arasında kaybolmamak gerekiyor. Film ortasından başlıyor ardından geçmişe gidiyor ve başladığımız noktaya ulaşmamızı sağlıyor. Güzel de bir finalle noktalanıyor. Gayet eğlenceli aynı zamanda yeri geldiğinde de dramatik bir anlatımı var.
Oyuncuların hepsi iyiydi ama özellikle 4 kız kardeş konuşulmalı bence. Jo’yu oynayan Saoirse Ronan en iyi kadın oyuncu oscarında aday. Aynı zamanda kız kardeşlerden Amy’i oynayan Florense Pugh da en iyi yardımcı kadın oyuncu oscarında aday. Kız kardeşlerin hepsi üstün performans sergilemişler ve uyumları da mükemmel. Emma Watson öne çıkmadığı halde bence en iyi performanslarından birini sergilemiş Meg rolüyle.Oyuncuların rollerini bu kadar benimsediği yapımlar kolay kolay çıkmıyor karşımıza gerçekten.